Kandıra İtfaiye’sinde kaldıktan sonra 7 Nisan Pazar sabahı Adapazarı’na doğru yola koyuldum. Yol kenarında bir çeşme buldum ve Pazar sabahı kahvaltısını bu çeşme başında yapayım istedim. Vakit öğlen olacaktı ama sonuçta bugün Pazardı. 🙂 Gerçi benim için günlerin ne önemi vardı ki? Yemeğimi yedikten sonra tekrardan yola koyuldum.

Adapazarı’nda bir bisiklet derneği buldum. “Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği”. Bu derneğe gidip, kalacak yer konusunda bana nasıl yardımcı olabileceklerini soracaktım. Belki dernekte misafirhane gibi bir şey varsa orada da kalabilirdim. Sonuçta beni ne karşılayacak bilmiyorum. Dernek, Kent Meydanı‘nın karşısında ki sokakta bulunuyor. Derneğe gittiğimde dernek kapalıydı. Yanında bir müzik stüdyosu var. Genç bir arkadaş müzik yapıyor. Sağ olsun beni kendi yerine davet etti. Bir kahve ısmarladı. Sonra birisi geldi, dernek ile ilgili bilgiler veriyor bana. İşte bugün kapalı. Onların bir bisiklet organizasyonu var oradalar 17:00, 17:30 gibi gelirler dedi. Daha sonradan öğrendim, dernek yöneticilerinden Erhan Abi’nin kardeşiymiş. Benimle çok ilgilendi, dernek ile ilgili bilgiler verdi. Kalacak yer konusunda da sana yardımcı olurlar dedi.

Benim de Erenler’deki Ada alışveriş merkezine gitmem gerekiyordu. Bir arkadaşım orada çalışıyor ve uzun zamandır görmemiştim. Ona da öğleden sonra 4 gibi gelirim demiştim. Saatte zaten 4’e geliyordu. Sohbet ettiğim kişiye 6 gibi gelirim deyip oradan ayrıldım. Bisikleti de orada uygun bir yere bıraktım. Biz göz kulak oluruz dediler. Hemen kent meydanından dolmuşlar kalkıyormuş; binim, Ada Avm‘ye gittim arkadaşımla görüştüm. Sonrasında Burger King’de yemek yedim. Canım o anda hamburger çekti 🙂

Saat 6’ya geliyordu. Hemen toparlanıp derneğe tekrar geri döndüm. Derneğe gittiğimde dernekte Erhan Abi vardı. Bana “ben de seni bekliyorum” dedi. Hikayemi anlattım, İstanbul’dan yola çıktığımı ve Artvin üzerinden Çin’e doğru gittiğimi söyledim. Kalacak yer konusunda bana nasıl yardımcı olabileceğini sordum. Burada bir çekyat var. Burada istediğin kadar kalabilirsin dedi. Isıtıcı da var üşürsen bak böyle yakıyorsun diye anlattı bana. Çay varmış; çay içtik birlikte. Diğer dernek üyeleri bir etkinliğe katılmış, birazdan dönerler dedi. Dernek çok aktif. Sakarya’daki bisiklet organizasyonlarının hemen hemen hepsini dernek düzenliyor. Emniyet, vali, trafik ekipleriyle hep iç içeler. 2020’de düzenlenecek olan Dağ Bisikleti Dünya Maraton yarışlarının Sakarya’da olmasında aktif rol oynamış. Sonra etkinlikten gelenler oldu. Hepsiyle muhabbet ettik ve bir hatıra fotoğrafı çekildik. Herkesi çok sevdim. Çok aktif bisiklet kullanıyorlar.

Dernek başkanı Şefik Abi ile de tanıştım, hemen bisikletin teknik detaylarını sordu bana. Bu konuda çok bilgili. 10 civarında bisikleti var 🙂 Her yere bisikletle gidiyor. Bana seni yarın Yavuz gezdirir, sana eşlik eder dedi. Yavuz Abi derneğin yöneticisi. Hoş sohbet muhabbetten sonra herkes dernekten ayrıldı. Ben de çekyatı açtım ve tulumun içine girip yatıp uyudum.

Öteki gün sabah Yavuz Abi geldi. Yavuz Abi geldikten sonra burada güzel bir çorbacı var deyip beni bir çorbacıya götürdü. Parasını da O ödedi. Ben öderim diyorum yok olmaz sen misafirsin diyor. Sonra derneğe tekrar geri döndük. Dernek olunca gelen giden de oluyor, her gelenle sohbet edip hikayemi anlatıyorum. Öğleden sonra Yavuz abi beni Çark Caddesine götürdü yine yemek ısmarladı 🙂 sonra bir kafeye gittik çay ısmarladı. Şefik Başkan geldi sonra kafeye, birlikte sohbet ettik.

Sonra yine derneğe geçtik. Akşam üzeri Selçuk geldi. Abi bu akşam ben yeni yemeğe götüreceğim ona göre dedi. Abi nereye gideceğiz. Burada bir köfteci var. Köfte yemeğe gideceğiz dedi. Bir arkadaş geldi arabayla bizi aldı. Yavuz Abi, Selçuk, ben, ve diğer arkadaş köfte yemeğe gittik. Sağ olsunlar yine bana bir şey ödettirmediler.

Hem kalıyorum hem de 3 öğün yemek veriyorlar. Ben bu insanlara nasıl teşekkür etsem azdır. Bu güzel insanların hakkı da ödenmez. Bir de bana diyorlar ki sen yarın Hendek’e, Düzce’ye doğru gideceksin. Oralarda da tanıdıklar var. İhtiyacın olursa ararsın oralarda da sana yardımcı oluruz dediler.

Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneğinin tüm ekibine canı gönülden teşekkür ediyorum.

Sonraki gün yola çıktım, Yavuz Abi de bana bisikletiyle ana yola kadar eşlik etti. Sonra beni uğurlayıp yolcu etti. Ben de Hendek’e doğru yola koyuldum.

Adapazarı – Hendek arası dümdüz bir yol. Yol hem düz hem de eğim de yok. Hendek’in tam girişinde yoldan beni çevirip çay ısmarladılar. Sonrasında Hendek’in merkezine girdim. Bir parkta oturup biraz dinlendim sonradan Düzce’ye doğru yola çıktım.

Düzce’ye varmadan uygun bir yerde kamp atmaya niyetim vardı. Gümüşova’ya geldikten sonra yol kenarlarına bakınmaya başladım. Uygun bir yer bulursam kamp atacağım bulamazsan artık Düzce merkeze kadar gideceğim. Gümüşova’yı geçtikten sonra yolda Mertcan ile tanıştım. Mertcan beni görünce “Abi sen beni ne ara geçtin” diye sordu. Şaşırdım. Ne demek istedi acaba diye düşündüm. Meğer O’da Adapazarı’dan otostop çeke çeke gelmiş buraya. Toplam 5 araç değiştirerek 3 saatte anca gelebilmiş. Bir O beni geçmiş bir ben O’nu. Az bir yolu kalmış. Son bir araç değiştirip yoluna devam edecek.

Ben de tekrar yola koyuldum. Hep çadır kuracak yer bakıyorum ama yok bulamıyorum. Ben evlerin olduğu yerlerde çadır kurmuyorum. Yerleşim yerinden uzakta olsun istiyorum. Hem insanlardan hem de etraftaki köy köpeklerinden uzak olmak daha iyi. Yolda böyle devam ederken bir fabrika girişindeki güvenlik görevlisine sordum buralarda kamp alanı var mı soruyorum. Aslında birazda zarf atıyorum 🙂 Hani dese ki gel fabrikanın bahçesinde kal dese hemen kabul edeceğim. Yine sağ olsun beni merkezde bir bisikletçiye yönlendirdi, tarif etti nasıl gideceğimi de. Sonunda merkeze kadar geldim, havada kararmak üzere, yağmurda ha yağdı ha yağacak gibi. Bisiklet derneğinden Nizamettin Abi var Düzce’de öncelikle onu aradım. Durumu anlattım, kalacak yere ihtiyacım olduğunu söyledim. Bana konum attı ve yanına gittim. Bir kafedeymiş.. Yanına gittiğimde pek vaktinin olmadığını bir yere gitmesi gerektiğini söyledi. Bana buranın pidesi meşhurdur sana pide söyleyeyim neyli yersin diye sordu. Kaşarlı olur dedim. O, bana ben sana karışık söylüyorum dedi. Hesabı da ödemiş. Beni yine doyurdular. 🙂 Sonra bana, sen bu kafede kalırsın içeride bir 3’lü koltuk var. Orada yatarsın dedi. Kafe 12 den sonra kapanıyormuş. Kapanınca sende yatıp uyursun dedi. Sabahta temizlik için gelirler sen de uyanıp yoluna devam edersin dedi. 12 ye kadar kafe de müşteri gibi oturdum, bilgisayarda bazı yazılar yazdım. 12 den sonra da yatıp uyudum. Yattığım yer bir çekyat gibi konforlu değil ama uyunmayacak bir durumda da değil. Zaten yorulmuşum yatıp uyudum.

Sabahta 8 olmadan temizlik için geldiler ben de uyanıp yoluma devam ettim. Önümde geçecek koca bir Bolu Dağı var 🙂